HADİS-İ ŞERİF - Üç şart bulunmaksızın yapılan dilencilik haramdır.
Sayı 3
خَيْرٌ مِنَ الْبَدِ السُّفْلَ ى
Hakim bin Hizam (r.a) rivayet edilmiştir:
Rasulullah Hazretlerinden mal istemiştim, verdiler. Bir müddet sonra yine istedim, yine verdiler. Üçüncü defa istedim yine verdiler ve sonra bana şöyle buyurdular:
“Ya Hakim! Gerçekten bu dünya malı tatlı bir yeşilliktir. Kim onu gönül cömertliği ile alırsa, hayır ve bereketini görür. Kim gönül ihtirası ile alırsa, hayır ve bereketini görmez. Yiyen ve doymayan kişiye benzer. Üst el (veren el), alt elden (alandan) daha hayırlıdır.”
Sonra Hakim ibni Hizam, ey Allah’ın Rasulü, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’ü Teala hazretlerine yemin ederim ki, bundan böyle ömrümün sonuna kadar sizin elinizden sonra hiçbir elin altına elimi tutmayacağım, dedi. Ömrünün sonuna kadar da bu sözünde durdu. Hatta Hazreti Ebu Bekir ganimet mallarından kendisine vermek için davet ettiği zaman gitmezdi. Hazreti Ömer de aynı şekilde davet ederdi, gitmezdi. Hazreti Ömer ey Müslüman’lar, şahit olun. Ben Hakim bin Hizam’ı kendisine mal vermek için davet ediyorum, o gelmiyor. Diyerek ilan ederdi.
Mütercim:
İhtiyaç ve zaruret hali bulunmadıkça dilenmek, imamların ittifakı ile haramdır. Çalışmaya ve kazanmaya gücü olanlar hakkında imamlar ihtilaf ettiler. Bazıları hadis-i şeriflerin zahirine bakarak haramdır, dediler. Sahih olan sözde budur. Bazıları da, böyle kimselerin istemesi kerahetle caizdir, dediler. Fakat bu da üç şartla olur:
1 – Küçük düşürmeyecek,
2 – Israr etmeyecek,
3 – Hayır sahibini incitmeyecek, rahatsız etmeyecek.
Bu üç şart bulunmaksızın yapılan dilencilik haramdır. Fakat bazı büyük şeyhler, ahlak terbiyesi için bazı derviş ve müritlerine seyahat görevi verirlerdi. Torbalı veya torbasız dilendirirdi. Bunda manevi bir ahlak terbiyesi düşünüldüğünden bir sakınca yoktur dediler. Fakat bu şekilde dilenmek caiz olduğu takdirde, ısrar etmekten, Allah rızası için veya Allah’ı seversen benzeri sözlerden sakınmak şarttır. Zira Allah rızası için dilenen mel’undur ve böyle denildiği zaman o istenilen şeyi, aşırı bir şey veya gayri meşru bir şey olmadıkça vermeyen kimse de mel’undur, diye varit olmuştur.