Hanım Veliler - Rabia El Adeviyye

Sayı 4

RABİA EL ADEVİYYE

714 veya 718 yılında Basra’da doğmuştur. Adeviyye namıyla anılmasına sebep bağlı olduğu Kays bin Adi kabilesine olan nispetten gelmektedir. Künyesi ise Ümmül Hayr’dır. Küçük yaşta yetim kalan Hz. Rabia, Basra’da kıtlık baş göstermesiyle birlikte kardeşlerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Daha sonraları ihtiyar bir zat tarafından köle olarak satın alınmış ve ona hizmet etmeye başlamıştır.

Bir gece; ‘‘Ya ilahi, sen biliyorsun ki benim emelim senin emirlerine uymaktır. Eğer benim elimden gelse sana ibadetten bir an geri kalmazdım. Fakat ihtiyar bir kişiye hizmet ettiğim için sana olması gerektiği gibi ibadet edemiyorum’’ demiş ve bu sözlerini efendisi duymuştur. Onun nasıl bir kişi olduğunu anlayarak azat etmiştir.

Hz. Rabia ihtiyarın yanından ayrıldı. Hacca gitmeye karar verdi ve bir kervana katıldı. Onun zühd ve takvası daha çocuk yaşlarda kendini göstermiş hayatı boyunca bu yoldan ayrılmamıştır. Hacdan sonra Basra’ya yerleşen Hz. Rabia bundan sonraki ömrünü ilim ve ibadet ile geçirdi. Kendisine sufilerden evlenme teklifleri gelmiş ancak o reddetmiştir. Bu teklifleri kabul etmemesinin temelinde züht anlayışı ve evliliğin ilahi aşkın önünde perde olmasından korktuğu şeklinde yorumlanmıştır.

Günlerini sürekli ibadet ile geçirirdi, geceleri de ibadet ederdi. Kefenini daima yanında taşır, namazını üzerinde kılardı. Kefenini yanına almadan gezdiğini, konuştuğunu kimse görmemiştir.

Hz. Rabia, çok oruç tutardı. Bir defasında bir hafta hiç yiyecek bulamadı. Sekizinci gece açlığı iyice şiddetlendi. Nefsine eziyet ettiğini düşünürken, birisi kapıyı çaldı. Bir tabak yemek getirdi, o da yemeği alıp yere koydu. Mum getirmeğe gitti. Gelince bir kedinin yemeğini dökmüş olduğunu gördü. Su bardağını almaya gitti. Mum söndü. Su içmek isterken bardak düşüp kırıldı, oda; ‘‘Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu imtihan ediyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum’’, diyerek bir ah çekti. Bu ahtan neredeyse ev yanacaktı. Bir ses duyuldu. ‘’Ey Rabia, istersen dünya nimetlerini üstüne saçayım, istersen üzerindeki dert ve belaları kaldırayım. Fakat bu dertler, belalar ile dünya bir arada bulunmaz.’’ Bu sözü işitince; “Ya Rabbi beni kendin ile meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere bulaştırma’’ diye dua etti. Bundan sonra dünya zevklerinden öyle kesildi ki, kıldığı namazı; “Bu benim son namazımdır’’ diye huşu ile kılar. Hep Allahu Teala ile meşgul olurdu.

 Hz. Rabia’nın ilahi aşk konusundaki şu sözleri manidardır. “İlahi! Eğer ben sana Cehennem korkusu ile ibadet ediyor isem beni Cehennem ateşinde yak! Eğer Cenneti kazanmak niyetiyle sana kulluk yapıyor isem beni Cennetten mahrum eyle! Eğer sana olan sevgimden dolayı sana ibadet ediyor isem o zaman ezeli cemalinden beni mahrum eyleme!’’

Hz. Rabia 796 yılında veya 801 yılında Basra’da vefat etmiştir. Bazı rivayetlerde ise kabrinin Kudüs’te olduğu bildirilmiştir.                                               

Kaynak:

Evliyalar Ansiklopedisi



Vera Muhabbet Dergisi Logo