PEYGAMBERLERİN HAYATINDAN - Hz. Yusuf aleyhisselam kıssası

Günler geçtikçe denizlerin azgın dalgaları gibi kabaran Züleyha’nın aşkı, tutku ve hırsa dönüşmüştü. Aklı ve mantığıyla değil de...

Müthiş Bir İmtihan

Günler geçtikçe denizlerin azgın dalgaları gibi kabaran Züleyha’nın aşkı, tutku ve hırsa dönüşmüştü. Aklı ve mantığıyla değil de, kadınlık hisleri ve ihtiraslarıyla hareket eden Züleyha, şehvetine mağlup oldu ve Onu kendine râm etmek için kadınlığını kullanmaya karar verdi. En güzel elbiselerini giyerek Yusuf aleyhisselam'ın odasına gelmesi için emretti.

Yusuf aleyhisselam Züleyha’nın odasına bir edep abidesi olarak girdi, başı önünde, gözleri ise yerde...

Önüne geçilmez bir aşk ve tutkuyla sevdiği Hz. Yusuf odasındaydı, işte karşısında duruyordu. Şehvetten kadının gözleri kıvılcım saçıyor, ihtirastan dudakları titriyordu... Şuh bir sesle fısıldadı Yusuf aleyhisselam'a:

Züleyha: Ey Yusuf! Yüzün ne kadar da güzel. 
Yusuf: Rabbim böyle yaratmış. Ona sonsuz şükürler olsun. 
Züleyha: Yûsuf! Saçların ne kadar güzel ne kadar alımlı.
Yusuf: Ne önemi var, bir gün mezarda çürümeyecek mi? 

Kadının dikkatini mezara çekip, ölümü hatırlatıyordu ki bu işten vazgeçsin.
Ama kadın bu işi kafasına koymuş, O'nu tahrik etmeye çalışıyordu.

Züleyha: Gözlerin ne kadar güzel Ey Yusuf! 
Yusuf: İnşaAllah bu gözlerle Allah'a bakmak nasip olur. 
Züleyha: Kaldır bir kere de bana bak!
Yusuf: Allah'a bakamamaktan ve ebedi ağlamaktan korkarım, bakamam!
Züleyha: Benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyorsun, ben sana yaklaştıkça sen benden
   kaçıyorsun. Neden böyle davranıyorsun?
Yusuf: Rabbime yaklaşmak için senden uzaklaşmaya mecburum. 
Züleyha: Sözü uzatma gel yorganımın altına gir! 
Yusuf: Allah’tan korkarım, böyle bir iş yapmaktan Ona sığınırım! Hem yorgan beni
   Rabbim’den gizleyemez!
Züleyha: Seni cellatlara teslim ederim, zindanlara attırırım.
Yusuf: Kardeşlerim de kuyuya atmışlardı, önemli değil. Hapishane ve cellatlar, senin bu 
   davetinden daha iyidir. Çünkü sen beni harama çağırıyor, Rabbim’e isyana davet ediyorsun.

Kur'an'da bu husus söyle anlatılır:
"Evinde bulunduğu kadın, Yusuf'un nefsinden murad almak istedi. Kapıları iyice kapattı ve (onu birlikte olmaya çağırıp) "Haydi gel!" dedi. Hz. Yusuf ta: Böyle bir iş yapmaktan) Allah'a sığınırım. Muhakkak ki, o (kocan) benim efendimdir, bana çok güzel davrandı. Doğrusu zalimler felah bulmaz. dedi." (Yusuf Süresi: 23)

Ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi Yusuf aleyhisselama, Züleyha’nın teklifine iltifat etmedi. Züleyha kadınlığını son raddesine kadar kullanıp ısrarla Onu kendine cezbetmeye çalışsa da başarılı olamadı. Yusuf aleyhisselam, Züleyha’nın baştan çıkaran güzelliğine "hayır" dedi, "Ben Allah'tan korkarım, Efendime ihanet edemem" diyerek, süratle kapıya yöneldi. Allah'tan korktu ve Allah'a kaçtı Yusuf aleyhisselam...

Züleyha’nın yüreğinde müthiş bir yangın, gözlerinde ise hasret acısı vardı.
Vuslat olmayınca ikisi de kapıya koştular, önde Yusuf aleyhisselam arkada Züleyha...

Yusuf aleyhisselam kurtulmak, Züleyha yakalamak için koştu... Tam kapıya vardıklarında sırtından gömleğine yapıştı ve Yusuf aleyhisselam'ın gömleğini arkasından yırttı.
Hz. Yusuf'un eli kapıda... Züleyha’nın eli ise Hz. Yusuf’un gömleğinde... Dün kurt kaptı diye yırtık gömleği babasının ellerine bırakılmıştı, şimdi de şehvet ve ihtirasın ellerinde gömleği paramparça...

İşte tam o anda kapı açıldı ve Züleyha’nın eşine rastladılar. Şüpheli şekilde kocasına yakalanan Züleyha dehşete düştü hem suçunu örtbas etmek hem de onu elde edememenin acısıyla intikam almak için Yusuf aleyhisselam'a iftira etti. O müthiş aşk, bir anda nefret ve iftiraya dönüşmüştü. Züleyha hemen şikâyette bulundu:

-  Meğer Yusuf'un bende gözü varmış, bana saldırdı, dedi. Sonra masum ve mağdur bir hale bürünüp kocasına sokularak Yusuf aleyhisselam'ın cezalandırılmasını istedi.

Kuran bu olayı şöyle anlatıyor:
"ikisi de kapıya koştular. Kadın, Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında efendisine (kocasına) rastladılar. Kadın: “Senin ehline kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elîm bir azâbdan başka ne olabilir? Dedi.” Yusuf Süresi: 25)

Yusuf aleyhisselam bu ağır suçlama karşısında: 
“Hayır! 0, benim nefsimden (murad almak) istedi” dedi.

Hâdisenin böyle gelişmesinden sonra kimin suçlu olup olmadığı araştırılmaya başlanınca, kadının yakınlarından biri söyle şahitlik etti:

“Eğer Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylüyor Yusuf ise yalancıdır. Eğer Yusuf’un gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiş, Yusuf ise doğrulardandır.” (Yusuf Sûresi: 26, 27)

Aziz baktı ki Yusuf aleyhisselam'ın gömleği arkasından yırtılmıştı. Odadan önce Yusuf aleyhisselam kaçmak istemiş, Züleyha ise onun gömleğini arkadan tutarak çekiştirmiş ve çıkmasını önlemek istemişti. Dolayısıyla da bu çekişme sırasında gömlek arkadan yırtılmıştı.

Bu durum Yusuf aleyhisselam’ı zaten temize çıkarıyordu. Fakat gömleğin arkadan yırtılmasından önce, Onun edep ve terbiyesinden, hal ve ahvalinden suçsuz olduğu açıkça anlaşılıyordu.

Yusuf aleyhisselam'ın haklı olduğunu anlayan Aziz, hanımına şöyle dedi: "…Şüphesiz bu sizin hilelerinizdendir, siz kadınların hilesi ise pek büyüktür. Yusuf, sen bundan kimseye söz etme. Sen de ey kadın, günahın için Allah'tan af dile. Muhakkak ki sen günahkârlardan oldun." (Yusuf Süresi: 28,29)

Okuduğumuz kıssa, günümüzdeki birçok meseleye dair ders (ibret) içeriyor.
Hayatımızda dünyalıkların gömleğimize yapıştığına defaatle şahit oluyoruz.
Rabbim gömleğimizi yırtmak pahasına onun rızasını tercih edebilmeyi nasip etsin…

Bu konu ile ilgili üstadımız H. Yasin Aydemir bizimle bir kıssa paylaşıyor: 

Zamanında iki genç arkadaş varmış: birisinin adı Abdullah, öbürünün adı Mehmet.
Abdullah yakışıklı ve zahit bir gençmiş. Bu iki arkadaş beraber hacca gitmeye karar vermişler. O zamanlarda yolculuklar yayan veya bineklerle gerçekleşirmiş. Ve aralıklarla farklı yerlerde konaklanılırmış. Mekke’ye bir günlük mesafe kala bir yerde konaklamaya karar veren Abdullah ve Mehmet geçici çadırlarına yerleşmişler. Bu esnada Abdullah'ı ilgisinden dolayı takip eden ve gözleyen bir kadın varmış. Mehmet akşam birşeyler yiyebilmek için pazara gitmek üzere çadırdan çıkmış. Abdullah’ta eline Kur’an-ı Kerimi alıp okumaya başlamış. Mehmet’in gittiğini gören kötü niyetli kadın, fırsat bilip hemen çadıra koşmuş. Açık saçık bir vaziyette Abdullah'ın çadırına destursuz girmiş. Ve Abdullah’a “benim senden bir arzum, isteğim var” demiş. Kur’an’ın başında olan Abdullah bir bakmış ki pek giyinimli olmayan bir kadın bir şeyler istiyor ve onun bir dilenci olduğunu zannediyor. Bunun üzerine yanında bulunan birkaç akçe’yi (para) önüne atar ve “al git üzerine birşeyler al” der. Bunu gören kadın “ben senden para istemiyorum, nefsinden murad almak istiyorum” diyor! Yani onu zinaya davet ediyor. Abdullah bunu duyunca dehşete kapılarak ağlayıp titremeye başlıyor. Kadın bu vaziyeti görünce muradına eremeyeceğini anlıyor ve çadırı terk ediyor. Hemen ardından Mehmet dönüyor çadıra ve Abdullah’ın bu perişan halini görüyor ve ne olduğunu soruyor. Abdullah olup biteni anlatınca bu sefer Mehmet hıçkırıklarla ağlamaya başlıyor. Abdullah şaşırıp “sen niye ağlıyorsun?” diye sorunca, “Rabbime şükürler olsun iyi ki ben gitmişim pazara, eğer senin yerinde ben olsaydım, belki de senin yaptığını yapamazdım” diye cevap veriyor.

Ve bu iki arkadaş buranın uğursuz olduğuna kanaat getirip hemen kâbeye doğru yol alıyorlar. Yorgun argın kâbeye varan Abdullah ve Mehmet, o aşk ve hasret ile kâbeyi tavaf ediyorlar. Yorgunluktan bir köşeye oturan Abdullah, hafif bir uykuya dalıyor ve bir rüya görüyor: Rüyasında dille anlatamayacak kadar nurlu çok güzel bir gençle karşılaşıyor ve soruyor; “sen kimsin?”. O Nurlu genç cevap veriyor; “ben Yusuf-u nebiyim, sen de Yusuf-u velisin”. Abdullah hayretler içinde “benden nasıl veli olur, nasıl evliya olur?” diye soruyor... “Allah (cc) beni Züleyha ile imtihan etti ve bundan dolayı beni nebi etti, senide o kadınla imtihan etti ve bundan dolayı senide veli etti!” diye cevap veriyor Yusuf aleyhisselam.

Hacı Yasin Aydemir efendi bu kıssa hakkında şu değerli sözleri aktarıyor bize; “görüyor musunuz? Bir taş ile yakalanan kuşun büyüklüğünü görüyor musunuz?

Rabbim bizi rızasından ayırmasın, bir an olsun gaflete düşürmesin... Amin!

Muhammed Bayergi



Vera Muhabbet Dergisi Logo